Sefere Çıkarken Okunacak Duâlar
Sefere çıkarken şu beş sûre, evvelinde ve sonunda besmele-i şerîfe ile okunmalıdır: Kâfirûn, Nasr, İhlâs, Felâk ve Nâs sûreleri.
Çünkü Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Bir sefere çıktığın zaman arkadaşların içinde hâli en güzel ve azığı en bol bir kimse olmak ister misin ey Cübeyr? Öyle ise şu beş sûreyi oku: Kâfirûn, Nasr, İhlâs, Felâk ve Nâs sûrelerini. Her sûreye besmele ile başla ve besmele ile bitir." (1)
Seferde ise şu duâ okunmalıdır:
"Rahman, Rahîm Allah'ın adıyla. Ey Rabbim! Senden yardım istiyorum, sana tevekkül ediyorum, benim işimin zorluğunu azalt! Seferimin meşakkatini kolaylaşdır ve beni hayırla rızıklandır. Benden her türlü şerri defet. Sadrıma inşirah ver. İşimi kolaylaşdır, dilimdeki düğümü çöz. Ey Rabbim, kendimi, dinimi, ehlimi, malımı, akrabamı ve seninle benim aramda âhiret ve dünyâya müteallik ne varsa cümlesine seni bırakıyorum ve sana emânet ediyorum. Bizim hepimizi her türlü kötülükten ve üzücü şeylerden muhafaza et! Ey kerem sahibi Rabbim! Beni ve benim berâberimdekileri muhafaza et! Beni ve berâberimdekileri selâmette kıl, beni ve berâberimdekileri menzilimize ulaştır ey Rabbim! Ey Rabbim! Sana tevbe etdim, Sana sarıldım, takvayı bana azık olarak ver, günâhımı mağfiret et, her nereye yönelirsem beni hayra yönelt!" (2)
"Sefere çıkmayı düşünerek evinden ayrılan bir kimse yola çıkarken:
derse en hayırlı bir yere çıkmakla nasiblendirilir ve kötü bir yere çıkmanın şerri ondan geri çevrilir. " (3)
"Sizden biriniz bir sefere çıkmak, yahud bir menzilde konaklamak isteyince, eşyasını koyup, etrafa bir çizgi çektikten sonra:
"Rabbim, Allah'dır, O'nun şeriki yoktur!" derse eşyası muhafaza olunur." (4)
(1) Tuhfetü'z-zakirîn, 158 İbn es-Seniy'den
(2) krş. el-Ezkâr, 195 vd.
(3) Râmüzü'l-ehâdîs, 42.
(4) krş. Müslim, Zikir, 54, 55.
Gazâdan Yahut Hacdan Dönerken Okunacak Duâ
Abdullah bin Ömer -radıyallahu anhüma-dan rivâyet edildiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz gazadan veya hacdan dönerlerken yüksek bir tepeye çıktıkta üç kere: "Allahü ekber" diye tekbîr alırdı. Sonra kelime-i tevhîd söylerdi.
"Allahü ekber, Allah'dan başka ilâh yokdur. Ancak O vardır. Şerîki yoktur. Mülk O'nundur. Hamd O'na mahsustur. Ve O her şeye kadirdir. Bunu sana dönerek, sana tevbe ederek sana kulluk ederek, sana secde ederek ey Rabbimiz Sana hamd ederek söylüyoruz. Allah va'dini yerine getirdi ve kuluna yardım etdi. Türlü orduları yalnız başına hezimete uğram. " (7)
Yani Cenâb-ı Hak Bedir'de, Hendek'de, HuneynVak'ası'nda düşmanları perakende ve perişan edip şimdi biz yollarda serbest olarak emniyyet ve selâmet içinde ve kazançlı olarak gaza ve hacdan dönüyoruz, demektir.
İşbu tekbîr ve duâyı, hac ve gazaya giden ve gelen ve şâir bir sefer hâlinde olanların yüksek tepe ve dağa çıktıkça okumaları müstehabdır.
(7) Buhârî, Umre, 12, Meğazî, 29.